30 Temmuz 2012 Pazartesi

YENİDEN AYNI İŞVEREN NEZDİNDE ÇALIŞMAYA BAŞLAYAN İŞÇİNİN KIDEM HESABI

İşveren şirket nezdinden önceki yıllar arasında çalışmış, istifa ederek veya kıdem/ihbar tazminatı ile işçilik hakları ödenerek iş akdine son verilen işçi daha sonra tekrar çalışmaya başlayabilir. Bu halde bu işçinin yıllık ücretli izni hususunda esas alınması gereken ASIL KIDEMİNİN NE OLACAĞINA ilişkin hukuki görüş ve açıklamalarım aşağıdaki gibidir;
Şöyle ki;
İşçi önceki bir dönem arasında bir şirkette çalışmış ise önceki dönem arasında kalan çalışmalar işçilik hakları ödenmek suretiyle tamamen tasfiye edilmiş ise İşçinin yeniden şirkete ait işyerinde çalışmaya başlaması Yeni Bir Hizmet Akti niteliğindedir. İşçilik hakları hesabında tasfiye edilen çalışmaların, bu yeni hizmet akti çerçevesinde yeniden değerlendirmeye alınması doğru olmaz. 4857 sayılı İş Kanununun 54. maddesi hükmünün, işçinin önceki dönem çalışmalarının tasfiye edilmediği hizmet süreleri bakımından bir anlamı bulunmaktadır.
İşçinin iş akdini ihbar ve kıdem tazminatları, yıllık ücretli izin alacakları ödenmek suretiyle önceki çalışmaların tasfiye edildiği ve işvereni ibra ettiği sabit ise yeniden işe başlayan işçi için kıdem sıfırlanır, kıdem süresi yeniden başlar.
Öte yandan, davanın dayanağını 4857 sayılı İş Kanununun 54. maddesinin ilk fıkrasında yer alan "Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır" şeklindeki kural oluşturur. Görüldüğü üzere, yıllık izin kıdemi hesaplanırken işçinin aynı işveren nezdinde çalıştığı sürelerin  birleştirilmesi işbu hüküm gereğidir.
Buna ek olarak, 4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi hükmüne göre halen yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14. maddesinin 2. fıkrası uyarıcna, "İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır" şeklinde kurala yer verilmiştir. Görüldüğü üzere,  kıdemi hesaplanırken işçinin aynı işveren nezdinde çalıştığı sürelerin  birleştirilmesi işbu hüküm gereğidir.
Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları uyarınca, işçinin aralıklı çalışmalarında iş sözleşmesinin feshinin ardından, bir dönem için kıdem tazminatı ödenmiş olması halinde bahsi geçen çalışmaların tasfiye edilmiş sayılmalıdır.
Yasanın amir hükümleri, yerleşmiş Yargıtay içtihatları gereği tazminat ve işçilik alacakları ödenmek suretiyle tasfiye edilen iş akdinin hizmet sürelerinin işçinin aynı işveren nezdinde daha sonra gerçekleşen hizmet süresine eklenmemesi gerekmektedir. Fakat, iş sözleşmesi feshedildiği halde tazminatları ödenerek tasfiye edilmeyen hizmetlerin sonraki çalışma süresine ekleneceği, Yargıtay tarafından kabul edilmektedir.
Kıdem tazminatı hesabında da yıllık izne hak kazanma noktasında da işbu hizmet süresi esas alınmalıdır.
 İşçi önceki dönem yılları arasında şirkette çalışmış ve iş sözleşmesinin ihbar ve kıdem tazminatları ile yıllık izinleri ödenerek işverence feshi üzerine, yani bir ibraname ile işveren ibra edilmiş, bir başka anlatımla önceki yılları arasında kalan çalışmalar işçilik hakları ödenmek suretiyle tamamen tasfiye edilmiş ise işçinin yeniden aynı işverene ait işyerinde çalışmaya başlaması yeni bir hizmet akti niteliğindedir. İşçilik hakları hesabında tasfiye edilen çalışmaların, bu yeni hizmet akti çerçevesinde yeniden değerlendirmeye alınması doğru olmaz.
Başka bir deyişle,işçinin önceki dönem çalışmalarının ancak tasfiye edilmemiş olması ihtimalinde 4857 sayılı İş Kanununun 54. maddesi hükmünün uygulanabilirliliği bulunmaktadır.

Saygılarımla,
Av.Z.Tuğçe AVŞAR