21 Mayıs 2012 Pazartesi

EKONOMİK KRİZ NEDENİYLE İŞ AKDİNİN FESHEDİLMESİ


Ekonomik kriz nedeni fesihler İş Kanunu’nun 18. Maddesine göre işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan bir nedendir. İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden, kısaca işletme gereklerinden kaynaklanan geçerli sebepler; ister işletme dışından, isterse de işletme içinden kaynaklanmış olsunlar, her halukarda işverenin iradi bir  kararına ihtiyaç duymaktadır. İşveren tarafından alınan bu karar hakkında mahkemece almış olduğunuz bu karar ile feshin zorunlu olup olmadığı ve işverenlerin hakkını kötüye kullanıp kullanılmadığı  önem arz etmektedir.Başka bir deyişle alınan işletmesel kararın fesih için geçerli bir sebep oluşturup oluşturmadığı yargı tarafından denetlenecektir.

İş güvencesi sistemimiz; İş Kanunun 20. m. hükmü uyarınca, ispat yükümlülüğünü, hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık olarak işverene vermiş olduğundan yapılan feshin geçerli bir sebebe dayandığını şirketiniz ispat ile yükümlüdür. İşveren, almış olduğu feshe konu işletmesel kararıyla ilgili olarak, sadece kararının dayanağının varlığını değil, bu kararın feshi zorunlu kıldığını da ispatla yükümlü bulunmaktadır. İşletmesel kararın sonucunda, hangi işlerin ve buna bağlı olarak da hangi işçilerin veya işgücünün işyerindeki organizasyonunun ne derecede etkileneceği hususu, muhakkak ki ispata muhtaç olup, sadece bu nedenle dahi, söz konusu işveren kararının yargı denetiminden geçirilmesi gerekmektedir. 

Yargıtay, işverenin ispat yükünü yerine getirmesi konusunda geliştirdiği kıstaslarla işçiyi korumaktadır. Bu kıstaslar şöyle açıklanabilir: Bir işletmesel kararın keyfi olduğunu ispat yükü işçiye ait olmakla birlikte, önce işveren, işletmesel kararın içerik ve sonuçlarını, neden ve nasıl somut olaydaki işçinin çalışmasının lüzumsuz hale geldiğini tüm ayrıntıları ile açıklamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, işçinin keyfilik iddiasını ileri sürebilmesi ve mahkemenin keyfilik denetimini yapabilmesi için gereklidir. İşveren, bu yükümlülüğünü yerine getiremezse, yani işletmesel kararın nasıl uygulandığını ve işçinin çalışmasına engel teşkil eden sonuçlarını tüm açıklığı ile ortaya koyamazsa, zaten keyfilik denetimine geçilmez, işçinin bir şey ispatlamasına gerek kalmaz ve feshin geçerli bir sebebi olmadığı kabul edilir. Bunun yanında federal mahkeme son yıllarda keyfilik denetimi kapsamında işletmesel kararın uygulanabilirliğini de denetlemektedir. Uygulanabilirlikten kasıt, işletmesel karara bazı objektif sınırlamalar getirilmesidir. İşletmesel karar, yasalara, toplu iş sözleşmesine, hizmet akitlerine ve bunların yanında işyerinde görülen işin gereklerine uygun olmak zorundadır. Örneğin, bir işverenin sırf personel giderlerinden tasarruf amaçlı, daha az işçiye daha çok iş gördürmek şeklinde bir karar alması da mümkündür. Fakat bu durumda işveren, işyerinde kalan ve kendilerinden daha fazla iş görmeleri beklenen işçilerin, yasa, hizmet akitleri ve toplu iş sözleşmesi uyarınca belirlenen çalışma koşulları ve işin niteliği dikkate alındığında gerçekten objektif olarak daha fazla işi üstlenebilecek durumda olduklarını ispatlamalıdır.

Yargı tarafından yapılacak olan tutarlılık denetiminde, feshe sebep olan kararın, süreklilik içerip içermediği de öncelikle gözetilmek zorundadır. Şirketinizce alınan işletmesel karardan çok kısa süre sonra çalışanların iş akitlerinin feshedilmesi yargı tarafından yapılacak olan tutarlılık denetimine ters düşebilecektir. Bu durumda bu durumun makul olduğuna dair bilgi ve belgenin dosyaya sunulması gerekmektedir.

İşletme gerekleri nedeniyle işgücü fazlasının meydana geldiğini ileri süren işverenin, fesihten kaçınmak için yaptıklarıyla beraber, bu iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğu; krize bağlı olarak ortaya çıkan işgücü fazlalığının ispatlanması gerektiği; yine işin ve işyerinin gereklerinden dolayı feshe başvurduğunu ileri süren işverenin bu iddiasını ispatlamakla yükümlü bulunduğu; işçinin iş akdini ekonomik nedenle feshettiği anlaşılan işverenin, bu hususu delil ve belge yoluyla ispatlaması gerektiği hususları, Yargıtay kararlarında istikrarlı bir şekilde yer almıştır. 

Örneğin; ülkede tüm gıda sektörü ekonomik krizden etkilensin, gıda ürünleri satışlarında ciddi azalmalar yaşansın. Bu sırada  bir gıda işvereni, bir grup işçiye fesih bildiriminde bulunsun. Burada ekonomik krizin geçerli sebep olup olmadığını aşamalar ve olasılıklara göre şöyle denetleyebiliriz: Gıda sektörünün genelinde durumun ne olduğu, o işletmenin somut olarak kriziden nasıl ve ne ölçüde etkilediğidir. Eğer iç piyasaya yönelik üretimi sınırlı olan, ağırlıklı olarak yurtdışı nda belirli bir ortağa yönelik üretim yapan bir işletme ise, krizden hiç veya sadece cüzi olarak etkilenmiş olması mümkündür. İşveren bunun aksini ispatlayabilir. Ama ispatlayamazsa geçerli bir sebepten söz edilemez.

İşverenin ispat yükü ise ekonomik kriz örneğinde şu şekilde açıklanabilir: örneğin, işletmenin aldığı siparişlerde ya da satışlarında ciddi bir düşme var. İşveren bu durumda önce sektördeki talep daralmasının doğrudan kendi işletmesini de etkilediğini net bir şekilde açıklayacak. Satış ya da siparişlerdeki düşmeyi, işyerinde üretimin kısıldığını ve böylece personel fazlası doğduğunu ispatlayacak. Sonrasında işveren, personel fazlasının, işçinin yaptığı işe doğrudan ya da dolaylı etkisini açıklayacak ve böylece işçinin çalışmasının gereksiz hale geldiğini kanıtlayacak. İşverenin dürüst davranmadığı yönünde işçinin ispatlayacağı kuvvetli olgular yoksa, feshin geçerli bir sebebi mevcuttur denebilir.

İşverenden, fesihten önce ücretsiz izin uygulaması başlatmak, fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresinin kısaltılması ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerinin getirilmesi, işi zamana yayarak, işçileri başka işlerde çalıştırma yollarını arayarak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşması gibi uygulamalar başlatması FESHİN SON ÇARE OLMASI İLKESİNİN tezahürü olacaktır.

Türk Yargı Sisteminde ekonomik kriz nedeniyle iş akdinin feshedildiği hallere yeterince itibar edilmemekte, somut ve gerçekçi delil, emare veya ekonomik bunalım/kriz içinde bulunan bir ülke  veya işverenlik aramaktadır.  Aksi hallere dayanan somut vakıalardaki fesih nedeni geçerli bir neden olarak kabul edilmemektedir.

Saygılarımla,
Av. Zinnet Tuğçe AVŞAR




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder