Doktorun, özen borcuna aykırı davranması ve
meslek alanı içinde olan bütün kusurlarının hafif olsa dahi sorumluluğunun unsuru
olarak kabul edilmesi gerekeceğinden doktor aleyhine maddi ve manevi tazminat davası
açılabilir.
Doktorlar yaptıkları hatalardan dolayı cezai/idari/mesleki sorumluluklarının haricinde Borçlar Kanunu md. 41 ve md. 42 gereği “özel hukuk” "tazminat" yönünden de sorumludurlar. Her türlü kusurun birer haksız fiil sayılması kusurlu olan doktorun bu zararı ödemesi sonucunu doğurur.
O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa,
sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastasının zarar
görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi
açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği
önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip
uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar
da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da,
koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir
seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu
risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir.
Gerçekten de hasta, mesleki bir iş gören doktordan,
tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek
hakkına sahiptir.
Doktor, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın yaptığı
işlemlerin eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan
sorumludur. Yine, doktor, sonucun elde
edilmemesinden sorumlu değil ise de bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın
yaptığı işlemlerin eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan
zararlardan da sorumludur.
Vekil işçi gibi özenle
davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktorun
meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru
olarak kabul edilmelidir.
Müvekkil ( hasta ), mesleki bir iş gören doktor olan
vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini
beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK'nun 394/1
maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Bu noktada dava konusu uyuşmazlığın ve maddi olguların
hukuksal yönden nitelendirilmesi gerekir. Bir davada dayanılan maddi olguları
hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve
uygulamak doğrudan hakimin görevidir. Davanın temeli vekillik
sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılır.
Gereken özeni göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.
Sonuç olarak, doktorların
kusurlu olduklarının kabulü halinde, maddi tazminata ilişkin taleplerin
açıklatılıp, delillerin tespit edilip, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp
belirlenip, talep doğrultusunda maddi tazminata ve uygun bir manevi tazminata
karar verilebilir.
Saygılarımla,
Av. Zinnet Tuğçe AVŞAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder