19 Haziran 2012 Salı

MALPRAKTİS NEDENİYLE HEKİMLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞU


Doktorun, özen borcuna aykırı davranması ve meslek alanı içinde olan bütün kusurlarının hafif olsa dahi sorumluluğunun unsuru olarak kabul edilmesi gerekeceğinden doktor aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. 

 

Doktorlar yaptıkları hatalardan dolayı cezai/idari/mesleki sorumluluklarının haricinde Borçlar Kanunu md. 41 ve md. 42 gereği “özel hukuk” "tazminat" yönünden de sorumludurlar. Her türlü kusurun birer haksız fiil sayılması kusurlu olan doktorun bu zararı ödemesi sonucunu doğurur. 

 

O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir. Gerçekten de hasta, mesleki bir iş gören doktordan, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir.

Doktor, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın yaptığı işlemlerin eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. Yine,  doktor,  sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın yaptığı işlemlerin eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan da sorumludur.

Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
Müvekkil ( hasta ), mesleki bir iş gören doktor olan vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK'nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. 

Bu noktada dava konusu uyuşmazlığın ve maddi olguların hukuksal yönden nitelendirilmesi gerekir. Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak doğrudan hakimin görevidir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılır.

Gereken özeni göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır.

Sonuç olarak, doktorların kusurlu olduklarının kabulü halinde,  maddi tazminata ilişkin taleplerin açıklatılıp, delillerin tespit edilip, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp belirlenip, talep doğrultusunda maddi tazminata ve uygun bir manevi tazminata karar verilebilir.

Saygılarımla,
Av. Zinnet Tuğçe AVŞAR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder